Bugün, fotoğraf ekipmanımdaki önemli bir değişimi paylaşmaktan heyecan duyuyorum - Fujifilm X-T5'e geçişimi. İlk DSLR kameram olan Canon 40D'yi Eylül 2010 yılında aldığımda mutluluktan uçuyordum. Aradan geçen 13 yılı aşkın süredir Canon DSLR'lara sadık kaldıktan sonra, bu değişim sadece yeni bir ekipman hakkında değil; fotoğrafta yeni bir çağı benimsemek anlamına geliyor benim için.

Aynasız Devrim: Fujifilm X-T5'i Neden Seçtim

DSLR'larla on üç yıldan fazla bir süre geçirdikten sonra, aynasız teknolojinin cazibesi sonunda beni de cezbetti. Fujifilm X-T5'e geçiş kararımda, gelişmiş özellikler ve sektörün aynasız sistemlere doğru kayması etken oldu. Optik vizörün tanıdık hissini ve doğrudanlığını çok özlüyorum ama X-T5'in elektronik vizörü, gerçek zamanlı pozlama simülasyonu gibi kendi avantajlarını sunuyor. X-T5'in elektronik vizörü, pozlama, beyaz dengesi ve alan derinliği açısından sensörün tam olarak ne gördüğünü bana gösteriyor. Bu, istediğim görünümü kamerada yakalamama yardımcı oluyor ve sonrasında düzenlemeye o kadar çok güvenmememi sağlıyor. Fakat elektronik vizörde gördüğünüz bu görüntü, ne de olsa dijital olarak işlendikten sonra oluştuğundan çok az da olsa gecikmeli olarak yansıyor. Ayrıca her ne kadar çözünürlüğü çok yüksek de olsa artık piksellerden oluşuyor ve optik olarak gördüğünüz görüntü netliğini yakalaması pek kolay değil. Bunu benim gibi optik vizöre alışkın fotoğrafçılar farkebilir ama fotoğrafçılğa yeni başlamış kişilerin farkedeceğini sanmıyorum.

DSLR mı Aynasız mı?

Kompaktlık: Seyahat Edenler ve Yürüyüşçüler için Bir Nimet

Fujifilm X-T5'in küçük boyutu ve ağırlığı hemen dikkatimi çekti. Ağırlığı pili dahil sadece 550 gr. Bu ağırlığa genel kullanım lensim olan 16-80'in 440 gr ağırlığını eklediğimizde toplam 990 gr'lık ağırlığa ulaşıyor. Diğer yandan Canon 5D Mark IV ise 890 gramdı. Genel kullanım lensim olan 24-105'in 670 gr olan ağırlığını eklediğimizde toplam ağırlık 1560 gr oluyordu. Yani toplamda yaklaşık olarak 570 gr daha hafif bir sistemden bahsediyoruz ki bu da yeni sistemin yaklaşık üçte bir daha hafif olduğu anlamına geliyor. Sık sık doğa fotoğrafçılığı için doğaya çıkan biri olarak, daha hafif yük büyük bir avantaj oldu. Sırtımda ağır DSLR ve lens kombinasyonuyla uzun yürüyüşler son yıllarda gözümü korkutmaya başlamıştı. Şimdi X-T5 ile, mükemmel bir manzara yakalamak için yürürken ağırlığı neredeyse fark etmiyorum. Bu kamerayı taşıma kolaylığı, görüntü kalitesinden ödün vermeden, fotoğraf gezilerimi daha keyifli ve daha az zahmetli hale getirdi. Sırtım da bana teşekkür ediyor! Bir de kameranın bileğimde durmasını sağlayan Pgytech marka küçük bir askı aldım. Makinemi taşırken düşmeyecek olması da kafamı rahatlatan başka bir etken. Daha ağır lens taktığım zamanlar için kullanmak üzere bir de BlackRapid Sport Breathe boyun askım var, ancak bilek askımı çok daha fazla ve rahat kullandığımı farkettim.
Fujifilm XT-5
Fujifilm XT-5

Retro Tasarım ve Pratiklik

Fotoğraf çekmek, en temelinde keyifli olmalıdır, değil mi? X-T5'in klasik film kameralarını hatırlatan retro tasarımı, nostalji ve neşe duygusu getiriyor. Mekanik kadranlar sadece görsel olarak çekici değil; ayarları anında ayarlama konusunda somut ve sezgisel bir yol sunuyor. Bu dokunsal kamera etkileşimi, dijital menülerin basitçe taklit edemediği çekim sürecine bir bağlantı katmanı ekliyor. Enstantane hızını veya ISO'yu değiştirmek için gerçek kadranları çevirmek tatmin edici fiziksel geri bildirim sağlıyor. Fotoğrafçılığı daha tatmin edici yapan küçük şeylerden biri bu. Bu hisse anlatabilmek pek kolay değil, mutlaka deneyimlemeniz gerekiyor. Bu kamerayı her fırsatta elinize alıp fotoğraf çekmek istiyorsunuz!

Sensör Boyutu Endişelerim Yersiz Çıktı

Tam kare sensörlü Canon 5D Mark IV'den APS-C sensöre dönüş, sanki attan inip eşeğe binmek gibi algılanabilir. Oysa ki 7D Mark II'imi satıp Canon 5D Mark IV'ye ilk geçtiğimde tam kare sensörün keyfini ne kadar da çok sürüyordum. Şimdi bu değişim bana ISO görütülsü ve bokehdeki azalma olarak geri mi gelecekti? Bu konuda endişelerim vardı. Ancak, X-T5'in X-Trans CMOS 5 HR BSI Sensorü bütün şüphelerimi hızla yok etti. Özellikle ISO 12800'e kadar düşük ışık koşullarında görüntü kalitesi olağanüstü. Gelişen teknoloji ile beraber daha küçük boyutlu bu sensörün yüksek ISO performansını izlemek bende hayret uyandırdı. Aynı şekilde dinamik aralık sayesinde gölgelerdeki ayrıntıları kurtarma da etkileyici, yüksek kontrastlı zorlu sahnelerde ayrıntıları kurtarmama izin veriyor. Bu durumda insan sormaktan kendi alıkoyamıyor? Artık gerçekten tam kare sensöre ihtiyaç kaldı mı?

40 MP: Yeni Olanakların Alanı

X-T5'in 40 MP sensörü, önceki 30 MP Canon 5D Mark IV'üme nazaran %33'lük önemli bir artış anlamına geliyor. Yani sensör büyüklüğü yaklaşık %50 küçülürken, çözünürlükte %33'lük artış piksel yoğunluğu sebebiyle görüntü kalitesinde bir dezavantaja yol açmayacak mıydı? Görünün o ki, hayır, tam tersine her alanda müthiş bir iyileşme sergiliyor. Benim bu kadar yüksek çözünürlüğe ihtiyacım yok diyebilirsiniz. Ancak bu çözünürlük artışı, özellikle vahşi yaşam fotoğrafçılığında uzak objeleri yakalamak gerektiğinde kritik olan inanılmaz kırpılabilirlik sunuyor. Önemli ölçüde kırparak yeterli ayrıntıyı koruyabilmek yeni yaratıcı olanaklar açıyor. İhtiyaç duyduğumda konumu sıkıca izole edebilir veya gerektiğinde bakış açımı daha uzakta tutabilirim. Bu esneklik, daha önce yakalayamayacağım fotoğraları çekmem imkan verebilir. Ancak 40 MP yüzünden büyüyen dosya boyutlarına dikkat etmek gerekiyor. Özellikle sıkıştırmasız RAW dosyaları 100MB 'dan büyük.

Fujifilm XT-5
Fujifilm XT-5 Mekanik Kadranlar

Lens Geçişi: Yeni Bir Başlangıç

Kamera sistemlerini değiştirmek, Canon lenslerimden veda etmek anlamına geliyordu; bu hem duygusal hem de zor bir süreçti. Ancak yeni Fujinon XF16-80mmF4 R OIS WR ve Viltrox Pro Series 75mm F1.2 XF lenslerim manzara, seyahat ve portre fotoğrafçılığı için mükemmel olduklarını kanıtladılar. Canon 5D Mark IV gövdede genel kullanım olarak 24-105 f/4 lensimi kullanırdım. Yeni sistemde ise bunun yerini 16-80 f/4 yerini aldı. Bu lensin odak aralığını 35mm eşdeğerinin 24-122 'e denk geldiğini düşündüğümüzde, diyafram 4 sabit olmak üzere zoom tarafında 105'ten 122'ye çıkmış durumdayım. Bu da aslında lens değiştirmeden daha büyük kolaylık ve pratiktik sağlıyor. Özellikle gezi fotoğraflarında bu güzel bir avantaj. 16-80mm, çeşitli odak uzunluğu ve hava koşullarına dayanıklılığı ile manzara, şehir manzaraları ve çevresel portreler için yeni gözde lensim oldu. X-T5'ümde keşfederken sürekli üzerinde. Viltrox 75mm f/1.2 lens de portre fotoğrafçılığında beklentilerimin ötesine geçti. Önceden hiç duymadığım bir markaydı Viltrox. Ancak okuduğum yorumlar ve gördüğüm örnek fotoğraflarla bu fiyatı gayet makul olan lensi almaya karar verdim. Ama ne lens! Malzeme kalitesi en üst seviyede, yaratmış olduğu kalite hissi, dünyanın en pahalı lensleri ile aynı seviyede. Sahip olduğu f/1.2 'lik muazzam diyafram açıklığı ve 755'lik odak uzaklığı ile harika bokeh'li portreler çekiyor. Aşağıda oülumun fotoğrafını görebilirsinz. Bu lensten çok memnunum. Viltrox'un keskinliği, bokeh kalitesi ve genel görüntü oluşturması olağanüstü, insanları fotoğraflamaktan keyif alıyorum. Bu lensin yarattığı konu izolasyonu ve rüya gibi odak dışı alanlar beni şaşırtıyor. Ayrıca uygun fiyatlı, bu da Fuji fotoğrafçıları için portre oyunlarını bir adım ileri taşımak için kaçınılmaz bir seçenek haline getiriyor. Son olarak, eski Canon ekosisteminde kullanmakta olduğum EF lensleri yeni gövde olan Fuji XT-5'te kullanmama olanak sağlayan adaptörden bahsetmek istiyorum. Mevcut lenslerimi nasıl kullanmaya devam edebilirim diye araştırırken karşıma çıkan Fringer EF-FX Pro III adaptör tam da istediğim şeyi yapıyor. Henüz çok fazla kullanma şansı bulamadığım bu adaptörü kullandıkta yeni br inceleme olarak burada yazacağım.

Gövde İçi Sabitleme: Oyunun Kurallarını Değiştiren Bir Özellik

X-T5'in öne çıkan özelliklerinden biri de, gelişmiş 7 stop gövde içi görüntü sabitleme yapabilmesidir. Bu teknoloji, özellikle düşük ışık koşullarında veya yavaş deklanşör hızları kullanırken elde çekim yapma şeklimi değiştirdi. Sağladığı stabilite olağanüstü, 1/4 saniye gibi düşük hızlarda bile hareket bulanıklığı olmadan keskin görüntüler yakalamama izin veriyor. Bu, yavaş deklanşör sanatsal etkileriyle daha fazla deneme yapmama özgürlük sağlıyor. Ayrıca, kamera sarsıntısının daha fazla hissedildiği uzun odak uzunluklarında çekim yaparken yardımcı oluyor. Bu özellik, tripod kurmanın mümkün olmadığı ani çekim senaryolarında özellikle faydalı. Hızlı hareket etme özgürlüğü ve yine de keskin görüntüler elde etme yeteneği sağlıyor. Yeni kazandığım elde tutma güveni, aksi takdirde kaçırmış olacağım portföy değerinde fotoğrafların zaten elde edilmesini sağladı. IBIS, şüphesiz bir oyun değiştirici! Ancak unutmamak lazım ki, eğer çektiğiniz nesne hareket ediyorsa mutlaka perde hızını düşürmelisiniz. Yani bu durumlarda 7 stop 'luk bu özellik pek de işinize yaramayacaktır.

Yeni Bir Telefoto Lens Arayışı

Fujifilm sisteminden oldukça etkilensem de, Canon 100-400mm telefoto lensimin menzilini çok özlüyorum. Fuji ekosistemi içinde benzer bir telefoto zoom lensi arayışım devam ediyor. Fujinon XF100-400mmF4.5-5.6 R LM OIS WR lensine gözümü diktim. Ancak lensin 2016 yılından beri üretiliyor olması ve teknolojisinin eskimeye başlaması acaba biraz daha bekleyip daha yeni teknoloji bir lense yatırım yapsam mı fikrine kapılmama sebep oldu. Bu lensin önemli bir alternatifi olan Fujinon XF150-600mmF5.6-8 R LM OIS WR lensi ise, çok daha yeni fakat sürekli içerden zoom özelliği sebebiyle her zaman çantada (150mm de olsa bile) çok fazla yer kaplayacak. Ayrıca diyaframı beklediğim kadar yüksek değil. Bu yüzden bu iki lens arasında henüz karar verebilmiş değilim. Şu anda Canon ekosisteminde sahip olup da Fuji ekosistemimde sahip olmadığım en önemli yetkinlik, telephoto zoom fotoğraf çekemiyor oluşum. Eğer yakın zamanda kuş veya vahşi doğa fotoğrafı çekmem gerekirse, lens kiralama yöntemiyle çekmem gerekecek. X-T5'im için en iyi telefoto eşlikçiyi bulma arayışım devam ediyor! Bu konuda tavsiyesi olanlar bana buradan ulaşabilir.

Viltrox Pro 75mm f/1.2 ile çekilmiş portre.

Sonuç: Fujifilm X-T5 ile Yeni Bir Sayfa

Bu Fujifilm X-T5 ile yolculuğum, sadece ekipman değiştirmekten daha fazlası oldu; bu, bir öğrenme deneyimi ve fotoğrafçılığa olan tutkumun yeniden keşfi oldu. Retro cazibesi, dokunsal kadranları, kompakt boyutu ve keskin kenar teknolojisi yaratıcı ruhumu yeniden canlandırdı. Portrelerden şehir manzaralarına, vahşi yaşama ve aralarındaki her şeye kadar çeşitli konuları fotoğraflama fırsatlarını sabırsızlıkla bekliyorum. Bu çok yönlü kamera sistemiyle yakaladığım etkileyici görüntüleri paylaşmayı dört gözle bekliyorum. Yeni Fuji lenslerin fotoğraf güncellemeleri ve incelemeleri için web sitemi takip etmeye devam edin. Macera devam ediyor ve sizin arkadaşlığınız her şeyi daha da ödüllendirici kılıyor. Fujifilm kitimden çıkan görüntüler hakkında düşüncelerinizi bilmek isterim!