Fotoğrafın Hikayesi
Bu fotoğrafı Kadıköy’de, muhteşem bir gün batımı sırasında çektim. İstanbul silüetini saran sıcak ışıltı, manzarayı büyüleyici bir hale getiriyordu. Fotoğrafın merkezinde Haydarpaşa Garı yer alıyor; tarihi cephesi ışıklarla zarifçe aydınlatılmış ve Boğaz’ın durgun sularına karşı etkileyici bir kontrast oluşturuyor. 1908 yılında, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde Alman mimarlar Otto Ritter ve Helmut Cuno tarafından neo-klasik tarzda inşa edilen Haydarpaşa, yıllar boyunca İstanbul-Bağdat ve sonrasında İstanbul-Şam demiryollarının görkemli son durağı oldu. Seyahat, ticaret ve uzaklara duyulan hayallerin kesişim noktası olan bu istasyon, bugün hâlâ İstanbul’un katmanlı geçmişine tanıklık eden bir anıt gibi ayakta duruyor. Heybetli sütunları ve süslü pencereleriyle, bir zamanlar kalabalık yolcuların ayak seslerini yankılıyor adeta.
Gökyüzü, canlı turuncudan huzur veren maviye doğru yumuşakça geçiş yaparken, bu renkler su yüzeyine yansıyıp görüntüye derinlik ve hareket kattı. Bu karede, istasyonun sıcak ışıklarıyla akşamın serin tonları bir renk senfonisi oluşturuyor. Canon EOS 5D Mark III ile, 24-105mm lens kullanarak 50mm odak uzaklığında, f/11 diyafram açıklığıyla, 1/4 enstantane hızında ve ISO 100 değerinde çektim. Günün geceyle buluştuğu o an, doğal ve yapay ışığın mükemmel dengesini sundu. İskelede duruyordum; uzakta Sultanahmet silüeti, Ayasofya ve Sultanahmet Camii’nin ikonik kubbeleriyle ufukta yükseliyordu. Kadıköy’de geçirdiğim bu an, başka bir güzel güne veda gibiydi — İstanbul’un zamansız güzelliğini özetleyen bir kareydi adeta.