Bu fotoğrafı kapalı bir günde çektim, denize melankolik bir hava katan türden bir gündü. Bu, Fransa'nın Brittany bölgesinde bulunan Saint-Malo şehrinin surlu şehir manzarasıdır. Yabancı istilacılara karşı koruma amacıyla inşa edilen yüksek granit duvarlar şimdi gelgitin sürekli itme ve çekmesine sessiz tanıklık etmektedir. Fransız mimarisi ile inşa edilen binalar, kayrak çatıları ve çatı penceleri ile bu sahil kasabasının zengin tarihini yansıtmaktadır.

Altın kumları ile sahil, gelgitte bir duraklama anında sakin, karartılmış gökyüzüne güzel bir tezat oluşturuyor. Limanda tekneler hafifçe suda sallanıyor, bunlar arasında Channel Islands ve İngiltere'ye Saint-Malo'nun bağlantısını gösteren görünür bir Condor feribotu bulunuyor. Bu feribotların varlığı, şehrin ticaret ve seyahat için denizle olan uzun süreli ilişkisini göstermektedir.

Saint-Malo, geçmişe daldığımızda, Corsair'lerin evi olarak ünlü bir tarihi taşır. Fransız özel korsanlarının düşman ülkelerin gemilerine baskın düzenlemek için kral tarafından yetkilendirildiği bu dönem, şehri 16. ila 18. yüzyıllarda hem korkulan hem de saygı duyulan bir deniz gücü haline getirdi ve zenginliğine ve ününe büyük katkıda bulundu. Saint-Malo'nun Corsair'leri, Fransız tahtının görevlendirmesi altında etkileyici bir güçtü ve şehir sık sık "Corsair Şehri" olarak adlandırıldı.

İkinci Dünya Savaşı sırasında, Saint-Malo maalesef büyük etkilendi. 1944'te yoğun bir şekilde bombalandı ve tarihi binalarının önemli bir kısmının yok olmasına neden oldu. Yeniden inşa çabaları, bugün ayakta duran yapıların büyük bir kısmını eski cazibesini geri getirdi, bu cazibe bugün hala görülebiliyor. Şehrin savaş dönemi hikayesi ve insanların ruhu, modern tarihin en karanlık dönemlerinden birinde bu eski şehirle örülmüş hikayeleri hayata geçiren "Göremediğimiz Tüm Işık" adlı Netflix filminde can buluyor. Bu sahil şehri, tarihin katmanları ile insanların savaş ve güzellik, yıkım ve yeniden doğma yeteneğinin bir kanıtı olarak duruyor